İzmir de Ulaşım

TARAFSIZ ANALİZ

SİYASİLERE TAVSİYE

25 Aralık 2014 Perşembe 11:44
 EGENİN İNCİSİNDE AKIL ALMAZ AYAK OYUNLARI

Ege denilince İZMİR 
İZMİR denilince Özgürlük , Demokrasi , Dik duruş akla gelir.
Demokrasi, Özgürlük , Eşitlik denilince CHP akla gelir demek isterdim.
Gel gör ki, partinin kalesi olan İzmirde işler hiçte öyle değil.

Çok kısa süre önce Cumhuriyet Halk Partisi Genel merkezi kongreleri erteleme kaararı alması ilk bakışta,
olması gereken gibi gözüksede, uygulamada hiçte doğru bir karar olmadığını hep birlikte gördük.
Kongreleri erteleme fikri ayrışmanın kavganın, gürültünün, olmaması açısından önemlidir.  
Genel seçime gidilirken partiyi kamuoyunda tartışmaya açmak, yada ayrışma yaşamak ne Genel merkez yöneticilerinin,
nede partinin Genel başkanının işine gelmiyordu. 

Ortada AK Partinin tüm seçimlerde %40 üstünde oy alması gibi bir gerçek varken  bu son atak başarılı olmalıydı.
CHP genel başkanı ve MYK aldığı kararı sonuna kadar savundu, ve kabul ettirdi.
Gözden bir şey kaçtı sanırım. 

Genel seçimlerde Milletvekili adayı olmak isteyecek partinin aktif yöneticileri,İl Başkanları,ilçe başkanları
ve yöneticilerinin istifasında  örgüt yapılanmasında nasıl değişiklikler olacak.

Bu durum aslında partinin tüzüğünde çok açık ve sarihtir.
Madde 42/c :  İl ve ilçe başkanlığı boşaldığında, olağan kongreye kadar
görev yapmak üzere yenisi, il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri
veya partililer arasından, il ve ilçe yönetim kurulunun üye
tam sayısının salt çoğunluğuyla ve geciktirilmeden seçilir.
Tüzük maddesinde de sıkıntı yok.İşin ilginç olanı 28 KASIM 2014 tarihli partinin genel merkezi tarafından 
gönderilen genelge de , genelge durumu kontrol altına alma refleksi ile gelişmiş.
Sizce ne gerek vardı böyle bir duruma .
Aslında çok gerekli idi.

Kale denen İZMİR'de CHP bir önceki kongreleri iyi yönetememiş, birbirine rakip ekiplerin bir araya gelmesi ile
açıkcası ittifaklar sonucu kongreler kazanılmıştır.
İttifaklar daha kongrelerin üzerinden çok zaman geçmeden yönetimlerdeki çatlak sesler, 
aykırı duruştaki yöneticiler sayesinde sekteye uğruyor,
il başkanlığı'nın kapısı sürekli sorunlu yöneticiler ve sıkıntılı ilçe başkanları tarafından ziyaret edilip,çözüm bulma arayışı içine giriliyordu.

Bu durum İl başkanı ve yönetim kurulu üyeleri tarafından sanki hiç sorun yokmuş gibi yansıtılıp.
Herşey süt liman en başarılı il ve çalışkan yönetim algısı oluşturmanın ötesinde bir davranış değildi.
Bu durum taaki ilçe başkanları ve il başkanının istifasına kadar sürdü. 

İlk patlak İzmirde en yüksek oyu alan Karşıyaka ilçesinde , arkasından Narlıdere,Karabağlar'da verdi.
İstifa ile boşalan başkanlığa aday olanlar ufak ufak çalışmaya başladılar.

Bazen meclis üyelerinden bazen il başkanından bazende Belediye başkanından destek isteyip,
kendilerini başkan yapmalarını talep ettiler.
(Halbuki başkan dediğin Meclisin grup başkanı,Temsil ve İlzam yetkisine sahip kişi olmalı.)
Kendini kanaat önderi gören bazı meclis üyeleri düne kadar beni meclis üyesi yap diye kapılarda beklerken 
şimdi durum tam tersine döndü.
Görev ve yetkisini bilmeyen, Tüzük bilmeyen,Yönetim kurulu kararı nasıl alınır bilmeyen, dönüp eski yönetim kurullarına bakan kişiler beni ilçe başkanı yap diye meclis üyelerinin kapılarında bekler oldu.

Adeta ilçeler birbirine selam vermeyen yanyana gelmekten korkan yapılara büründü.
En ilginç olanı parti yönetimlerinde bulunup, belediye de çalışan, yada kızı oğlu iş yapanlar varsa seyreyleyin cümbüşü.

Gelelim Genel merkezin genelgesine .
Birileri sanırım durumu fark etti ve önlem almak için gereğini yaptı.
Tarafımca muhtemel seneryo.
1- İl başkanı ve belediye başkanının desteklediği aday çıkarsa ( Demokrasi) Tüzüğü uygulayın 
Örnek: İl başkanlığı vekaleti.
2- Eğer bu iki yapıya yani, İl başkanlığına ve Belediye başkanlığına karşı duruş sergileyecek, biat etmeyen yapı olursa.
- Hop durun bize haber vermeden seçim yapamazsınız.

28 Kasım genelgesi tamda bunu söylüyor.
Örneğin Karşıyaka, Karabağlar.Narlıdere. Çiğli
Hani demokrasi hani özgürlük, hani hukukun üstünlüğü,
Karşıyaka ilçesinde 3 aday çıkmış ve ilçe başkanının istifasını izleyen saatlerde olağanüstü toplantı yapılarak başkanlık seçimi yapılmak istenmişti.

Başkanlık adaylığına ışık yakan il başkanının açık desteklediği kişi çekilip belediye başkanının desteklediği adayda birleşerek güç birliği yapmışlar. Fakat karşılarında bir yapı, adına TÜRSEN ekibi dedikleri' ki ( bu söylemi görüştüğümüz kişiler asla kabul etmeyip bu işe sayın TÜRSEN in hiç müdahale etmediği yönünde)  Aday olan kişi bu seçimde başarısız olacağı kanısı yayılmaya başladı.
Sorun neydi...
Kimse ile bağdaştıramadıkları bir kaç kişi. nasıl irade göstereceklerdi.?

Fakat seçim saatine 1 saat kala bir yönetici tarafından seçimin ( Toplantının ) iptal edilmesini emir vermiş. 
Talimatı veren yöneticinin ifadesi ise İl başkanının durumu kendine bildirdiği seçimde kaybetme olasılığının olduğunu bunu riske edemeyeceğini söyleyerek başka formül bulma yoluna gidilmiştir.

Formül yine belediye çalışanları ve ortak adaylarının  ifadesi ile aynen şöyle.
İstifa etmeleri istenip yönetimi düşürmeleri,
PEESSS demeyin dahası var. 
- Beni belediye başkanı İŞE aldı vallaha başkan ne derse ben onu yaparim.
Kırık bir türkçe ile ifade ettikleri ifade ediliyor.
Yedekler dahil 8 kişi dışında herkes istifa ediyor. 

Sonuç istifa eden yönetici bu gün başkanlık koltuğunda Başkan vekili, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

Çabuk adepte olmuş vekil başkan.
İlçe başkanlık makamında çekilmiş fotosu'nu Facebook sayfasında profil fotoğrafı yapmış,  sağa sola ilçe başkan vekili diye çicek bile göndermeye başlamış.
Şimdi demokrasi dediğiniz şey sizin işinize geldiği zaman mı demokrasi.
Güzel İZMİR bunları sizce ne kadar hakediyor. 
Emanet verilen oylara hem AK Parti hemde CHP sahip çıkmalıdır.

Yazar : Kardan ADAM

Bu haber 1453 kez okundu
Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...