İzmir de Ulaşım

ALMAN TANIKLARDAN, ERMENİLER!

Gazetemiz yazarlarından Ahmet Gürel'in kaleminden Ermenileri ile Almanların yaptıkları işbirlikleri ve ilşkilerini anlatan harika bir kitap. Bu kitaptan bir kaç kesit sunmak istedi Ahmet Gürel ki Almanların gerçek yüzünü görebilelim diye. Daha fazlasını 'YABANCI BELGELER IŞIĞINDA TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ' Kitabında bulabilirsiniz.

08 Haziran 2016 Çarşamba 13:34
ALMAN TANIKLARDAN, ERMENİLER


Gazetemiz yazarlarından Ahmet Gürel'in kaleminden Ermeniler ile Almanlar'ın yaptıkları işbirlikleri ve ilşkilerini anlatan harika bir kitap. Bu kitaptan bir kaç kesit sunmak istedi Ahmet Gürel ki Almanlar'ın gerçek yüzünü görebilelim diye. Daha fazlasını 'YABANCI BELGELER IŞIĞINDA TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ' Kitabında bulabilirsiniz. 

“Türk Ermeni İlişkileri (Yabancı Belgeler Işığında) Dünü ve Bugünü” 2009 yılında basılan kitabım içinde yer alan, 
1. Alman Maraşal Liman von Sanders’in tanıklığı 
2. Alman Başkomutanlık Kurmay Başkanı General Bronsart Schellendorf’ın itirafı,
3. Alman Binbaşı Schmidt, Kafkas ve Filistin cephelerinde savaşmış ve olayların canlı tanığı olan başka bir subayın tanıklığı.
        
 
Talat Paşa’nın Şehit Edilmesi        
 
        15 Mart 1921 günü, ‘Sai’ takma adıyla Berlin’de sürgün hayatı yaşayan Talat Paşa, Ermeni Salamon Tehliryan tarafından Hardenbergstr Steinplatz’da sokak ortasında öldürmüştür. Terörist Tehliryan hemen tutuklandı. Alman Hükümeti’nce yapılan büyük bir törenle Talat Paşa, Berlin’deki Türk Şehitliği’nde toprağa verilmiştir.
         Tehliryan’ı tanıyalım. Tehliryan, 1. Dünya Savaşı sırasında babasıyla beraber, Ermeni çetelerine katılmış ve Ruslarla birlikte Türk topraklarına saldırmışlardır. Tehcir sırasında, Anadolu’da bulunmayan Tehliryan, savaş bitince İstanbul’a gelmiştir. Boğazlıyan eski Kaymakamı Kemal Bey’in de aralarında bulunduğu tutukluların duruşmalarını izleyen Tehliryan, ‘Milli Şehidimiz’ Kemal Bey’in idamını da zevkle seyretmiştir. Tehliryan’ın aldığı ilk görev, Ermenileri Türklere ihbar ettiği iddia edilen, Ermeni Harutiun Mugerdiçiyan’ı öldürmek olmuştur.
         24 yaşında olan tetikçi Tehliryan, ilk görevinden sonra Paris’e gelmiş ve 15.000 DM karşılığında Talat Paşa’nın öldürülmesi emrini almıştır. Bu emri veren kişi de, Ermenistan Cumhuriyetinin ABD Büyükelçisi Armen Goren’dir.       
 
Tehliryan Duruşması
 
         Salamon Tehliryan’ın duruşması Haziran 1921 tarihinde Berlin Charlottenburg Sulh Mahkemesi’nde görülmüştür. Alman Kilisesi, her zaman olduğu gibi yine perde arkasındaydı. Tehliryan, mahkeme Adli Müşavirliği’ndeki ifadesinde; ‘Talat Paşa’yı bilerek, isteyerek tasarlayarak öldürdüğünü’ bildirmiştir. Tamamen yanlı ve Ermeni gösterisine dönüşen duruşmada, Ermeni katil:
         “Bir insanı öldürdüm, ama bir katil olmadım” diye ifade vermiştir. Mahkeme Heyeti, Talat Paşa’nın karısına bir avukatla temsil hakkı bile tanımamıştır. Katilin değil, Talat Paşa’nın yargılandığı mahkemede, konuyla ilgisi ve bilgisi olmayan birçok kişi tanık olarak dinlenmiştir. Seçilen tanıkların hepsi ya Ermeni ya da Ermeni yanlısıydı. Alman tanıkların bile dinlenmediği mahkemede, bir Türk tanığın dinlenmesi beklenemezdi.
       
Maraşal Liman von Sanders’in tanıklığı
         
         Tehcir sırasında Türk Ordusu’nda görevli olan birçok Alman subay duruşmada dinlenebilirdi. Salamon Tehliryan’ın yargılanmasında tanık olarak sadece Çanakkale Cephesi Başkomutanı Alman Mareşali Liman Von Sanders dinlenmiştir. Mareşal Von Sanders, olayın özünü ortaya koymuş ve onun yaptığı tanıklık Ermeniler arasında şok etkisi yapmıştır. Konuşmasını özetle aktarıyorum:
         “Ermeniler, Türk hükümetinin silahları teslim etme emrine uymak istemedikleri ve bir kısım Ruslarla birlikte Türklere karşı çıktıkları için, Ermenistan’da çatışmalar oldu. Ermeniler tabii ki savaşa sürülmüşler ve alışılageldiği üzere bütün yenilenler gibi, kırılmışlardır.
         Yollarda o kadar yokluk vardı ki, sadece Ermeniler değil, çok sayıda Türk askeri Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yiyecek kıtlığından, hastalıktan ve örgütlenme eksikliğinden hayatlarını yitirmişlerdir. Binlerce Türk askeri orada ölmüştür.
         Bir şekilde anlatmakla zorundayım ki, Türkiye’de bulunduğum beş yılı aşan süre içinde Ermenilere karşı Talat’ın verdiği her hangi bir talimat veya önlem görmedim veya uygulandığına tanık olmadım.”
         Savcı, Alman Mareşali Liman Von Sanders ve diğer tanıklardan aldığı ifadelerle cinayetin siyasi bir cinayet olduğu kanısına varmıştır. Ama Juri kesin kararını vermiş, katil değil, katledilen Talat Paşa suçlu bulunmuştu. Tehliryan, ilk duruşmasında beraat ederek, mahkemeden bir kahraman gibi ayrılmıştır. Tehliryan, Güney Afrika’ya yerleşmiş ve orada kahve kralı olmuştur. 1960 yılında ölen Tehliryan’ın ABD’nin Fresno kentinde heykeli dikilmiştir. Bu heykel, Amerika’da yapılan ilk katil heykeli olarak dünya tarihine geçmiştir.
         
 
General Bronsart Schellendorf’un Duruşmada Yapamadığı Tanıklık
 
         1. Dünya Savaşı’nda Türk ordusunda görev yapan Alman Başkomutanlık Kurmay Başkanı General Bronsart Schellendorf, Tehliryan’ın beraat etmesi üzerine, olaylara tanık olduğu halde mahkemeye çağrılmamasının vicdani huzursuzluğunu ve üzüntüsünü yaşamıştır. General, Anadolu’da yaşadıklarını ‘Deutsche Algemeine Zeitung’ gazetesinde, 24 Temmuz 1921 tarihli mektubunda şöyle anlatmıştır:
         “Mahkemede dinlenen tanıkların, olay hakkında bir şey bilmediklerini, görmediklerini biliyorum. Ermeni zulümleri sırasında, bu olayların meydana geldiği yerde görevli Alman subayları, neden dinlenilmemişlerdir. Kendi kusurum olmaksızın, aksatılmış olan tanıklık borcumu, bir gerçeğin ortaya çıkmasına yardım için burada ödüyorum.”
         “Ermeniler 1. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin Doğu sınırlarında tehlikeli bir başkaldırıya geçtiler. …Ermeniler isyan için uzun zamandan beri hazırlanmış, Rusya tarafından kuvvetlendirilmiş, maddi olarak da desteklenmişti. Oysaki Ermeniler Osmanlı Parlamentosu’nda yer ve oya sahiptirler. Hatta zaman zaman Dışişleri Bakanı da oldular. Devletin diğer haklarla aynı sosyal ve politik haklara sahip bulunuyorlardı.”
         “İtilaf devletleri basınının, Ermenilerin sürülmesini Türklerin Hıristiyanlara düşmanlığı şeklinde propaganda edeceklerini önceden tahmin ettiği için, Türk Hükümeti her türlü sertlikten kaçındı ve bunda da haklıydı. Gerçekten, yabancı ülkelerin her tarafında da budalalığına inanıldı.”
         Binbaşı Schmidt, Kafkas ve Filistin cephelerinde savaşmış ve olayların canlı tanığı olan başka bir Alman subayıdır. Schmidt, Berlin’de çıkan ‘Vossiche Zeitung’ gazetesine gönderdiği mektupta şunları yazmaktadır:
         “...Bu beraat kararı, aynı şartlarda Almanlar için verilen kararlara da zıtlık oluşturmaktadır. Ermeniler, Türklerin asi uyruğu idiler. Savaşta, hiç bir şeyin bulunmadığı bu durumda, birçok kişinin ölmesi kaçınılmaz bir sonuçtu.
         …Fırat bölgesinde, kaç Türk askerinin açlıktan öldüğü düşünülüyor mu? Ayda yüzlerce, hem de 1917 yılında...”
 
         24 Temmuz 1921 tarihinde, General Bronsart Von Schellendorf, ‘Deutsche Allgemeine Zeitung’da şunları yazmıştır:
         “Ermeniler, Ruslarla savaş halinde olan Türk ordusunun, geri ve yanlarına saldırmakla kalmıyordu. Ermeniler, eli silah tutan bütün Türklerin cephede olduklarını bildiklerinden, cephe gerisinde savunmasız kalmış olan Türkleri kolaylıkla katlediyorlardı. Tanığı olduğum Ermeni canavarlığı, Türklere yamanan canavarlıktan kat be kat öteydi.”
 
Mustafa Kemal’in Almanya Gezisinden Bir Ermeni Anısı
 
         1917 Aralık ayında Mustafa Kemal’in yaptığı Almanya gezisinden, Ermeni konulu bir anıyı okuyalım:   
              “Alsas’ta bir gece valinin evine davet edildik. Güzel, geniş bir salondayız; Vahdettin, vali ile bir masada oturuyor ve konuşuyor gibiydi. Ben salondakileri inceleyerek geziniyordum. Bir aralık Vahdettin beni bulunduğu masaya davet etti, gittim. Vali, Vahdettin’e bir soru sormuş. Vahdettin bazı cevapları benim tarafımdan desteklenmesini gerekli görerek demiş ki: ‘Cephelerde bulunmuş, memleketi tanıyan bir kumandan yanımdadır, isterseniz onu da dinleyiniz.’
         Veliahda söz konusu meselenin ne olduğunu sordum: ‘Ermeniler!’ dedi.”
            Alman valisi Veliaht’a, Ermenilerin çok iyi niyet sahibi olduğundan, Türklerin Ermenilere karşı feci tecavüzlerde bulunduğundan, fakat Ermenilerin bu tarzda harekete layık olmadığından bahsetmiş. Misafiri olduğumuz dost ve anlaşık devlet Almanya milletinin yüksek bir valisinin, geleceğin Türkiye padişahı ile ciddi bir şekilde bu konu üzerine konuştuğunu anladığı zaman Mustafa Kemal Paşa hayrete düşmüştür.
            Bu konuşma üzerine, Mustafa Kemal Paşa Alman valiye şöyle demiştir:
            “Türkiye’nin veliahdı ile Almanya’nın, seçkin bir bölgesinin kıymetli olduğuna şüphe etmediğim bir valisinin bulabildiği konuşma zemini, beni hayrete düşürdü. Evvela sizden şunu anlamak istiyorum; Müttefikiniz olan ve ittifak uğrunda maddi manevi tüm varlığını yok eden Türkiye’ye karşı, tarihin bilmem hangi devrinde mevcut olduğunu iddia eden ve bu varlığını yasallaştırmak için dünyayı aldatmaya çalışan Ermeniler lehine konuşmak fikri size nerden geliyor?
            Bize dair pek eksik bilgi sahibi olduğunu anladığım ve bu bütün fedakârlıklarımıza karşılık, hâlâ Türkiye topraklarında bir Ermeni hakkı olabileceği kanısında bulunan bu vali ile alay edercesine konuşmaktan kendimi alamamıştım. Karşımdaki, derhal bütün söylediklerinin işittikleri olduğundan ve delil sahibi olmaktan uzak bulunduğundan bahsederek beni tatmine kalkıştı. Konuşmayı bitirmek için kendisine:
            Vali hazretleri, dedim, biz cepheler dolaşan bir heyetiz; buraya Ermeni meselesi konuşmak için değil, fakat müttefikimiz olan ve kendisine dayanmakta olduğumuz Alman Ordusu’nun gerçek durumunu anlamaya geldik; onu anladık, yeterli bir bilgi ile memleketimize dönüyoruz.
            Vali, Vahdettin’i ve bizi konuşmadan sonra sofraya davet etti.”
 
ERMENİ KONFERANSLARIM
“Sözde Ermeni Soykırımının 100. Yılı”nda; Buca, Bornova, Aliağa, Soroptomistler (2 kez), Ünifeb, ADD’li gençler, Foça, Dikili, Bergama, Balçova, Karşıyaka, Ezine, Gelibolu, Çorlu ve Bandırma’da, Salihli ve İzmir’de Rotory Kulüplerinde (3 kez) , Azerbaycan Derneği’nde, Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü’nde 25 kez Yabancı belgelerle Türk – Ermeni ilişkileri” konferansı verdim.
Konferanslarımda, 1000 yıllık (1071-2015) arası Türk – Ermeni İlişkilerini anlatırken, yaşanan dostluktan sonra 1850’li yıllardan itibaren misyonerlerce ilişkilerin nasıl bozulduğunu öğrenmeleri izleyicilere çok çarpıcı geliyor. 1914 yılında, Anadolu’da 707 yabancı okulun eğitim verdiğini ve bunların terör yuvası haline getirildiğini öğrenmeleri izleyicileri çok etkilemektedir.
Konferansın sonunda, Anadolu’da yaşayan ve “Ne mutlu Türküm Diyen” yüzlerce Ermeni yazar, sanatçının adlarını vermem de çok önemli mesajlar vermiştir.


Bu haber 2111 kez okundu
Yükleniyor...