İzmir de Ulaşım

MESAJLARDA GEZEN BİR YAZI OKUMAYA DEĞMEZ Mİ?

Mesajlarla yayılan bir yazı...Güncel bir konu.Mühteşem Yüzyıl'la öğrendiğimiz ecdadımız dedikleri Osmanlı döneminden bir kesite tahammülü olmayanların RÜTÜK' yaptıkları şikayet.Bir günde şu RÜTÜK için çağdaş demokrat devrimciler şikayet bombardımanını yapsalar olmazmı?TRT deki çapsız insanların tarih çarpıtıcılkları için...Olmazmı? 12 Haziran'dan sonrasına bırakalım şu mesajı okuyalım;

31 Mayıs 2011 Salı 00:51
 Hayrola, bu ne panik, bu ne telaş? 
Türban türbana, cüppe cüppeye, sakal sakala dolanmış, bir gürültüdür kopuyor! 
Meğerse halkımızın bir kısmı Haremin ne olduğunu hiç bilmiyorlarmış yıllardır?! 
İlk defa, Sultan Süleyman'ı, "Muhteşem Yüzyıl" dizisi sayesinde öğrenmişler?!
74.000 kişi “ecdad”larımızın mahremine girmeyin demiş. 
Peki sen daha önce bu Mustafa’yı tanır mıydın? 
Hayır! 
Damat İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, maktul İbrahim Paşa’nın dizideki Süleyman’ın (artık hangisinin ise) dizinin dibindeki İbrahim olduğunu biliyor muydun? 
Hayır!
Şehzade Mustafa ile annesinin türbelerinin Bursa Muradiye’de olduğunu biliyor muydun? 
Hayır! 
Sonra Haremi anlatanlara kızarlar, Sultanlarının özel hayatı derler de ama telefonu dinlenen kişinin de bir özel hayatı olduğunu kabul etmezler. 
74 bin kişi bu işe kızmış ve RTÜK’e başvurmuş! (Ne kadar doğru bilemeyiz ya!)
Eeee millet hassas…
Şu bizim muhteşem sekiz yılda insanların yatak odalarına girildi, kadınlarının-kızlarının mahrem bantları yandaş medyaya dağıtıldı, iç çamaşırlarının olduğu çekmeceler taşındı…
Hassas vatandaş rahatsız olmadı…
  
Ama dizide Kanuni Sultan Süleyman’ın mahremiyetine girildiğine kızdı…
Dizide gördüğünüz o sevimli küçük Veliaht Mustafa var ya…
İleride Sultan Süleyman onu boğduracak… Koklayarak öptüğü bebeğini, dilsiz cellatlar boğarken de hırıltılarını yan çadırda dinleyecek…
İyi mi?..
 
“Muhteşem Yüzyıl” dediğiniz, yağmaya ve istilaya dayalı ekonomisi, bebek yaşta annesinden-babasından koparılmış devşirmelerden ordusu, adı ve kimliği değiştirilmiş insanlardan oluşan devleti, saçından sürüklenerek getirilmiş elkızlarının hamama sokulup sokulup padişaha sunulduğu, kalanlarının paylaşıldığı, babanın oğlu, kardeşin kardeşi boğdurduğu ve ha bire kafaların kesildiği öyle bir yüzyıl işte…
(Tabi kendi döneminde değerlendirilmeli bunlar)
Eksik bile; ya sarayın “oğlan”larını gösterselerdi… 
Ve dizide “milli ve manevi değerlerin rencide edilmesine” kızdı demek ki hassas vatandaş…
Atatürk’e televizyonda hakaret ettiler, kılı kıpırdamadı…
“Türk” kelimesini ekranlarda aşağıladılar, tınmadı…
Cumhuriyetimizi tekmeliyorlar, alınmadı…
Ama diziye bakınca “milli ve manevi değerleri” incindi…
hassas vatandaşın… 
Harem veya başka bir deyişle çok eşlilik nerede varmış? 
Önce Araplarda daha sonra doğal olarak Müslümanlarda değil mi?
Hz. Muhammed çok eşli değil miydi, yani Haremi yok muydu? 
Gelelim Halifelere;
Hz. Ebubekir çok eşli değil miydi?
Hz. Ömer çok eşli değil miydi?
Hz. Osman çok eşli değil miydi?
Hz. Ali Hz. Fatma’dan sonra çok eşli bir hayata geçiş yapmamış mıydı?
Özetle Halifelerin de Haremleri vardı ve de o kültürün gereği evlerinde evlat edindikleri genç erkekler de vardı. İcabı halinde evlatlıklarının karılarını da Haremlerine alırlardı. 
Milletimiz bunlara kızmıyor bir TV filmine ateş püskürüyor. 
Çünkü milletimiz tarihi bilmiyor. Bildiğini zannedenlere ise yalan yanlış şeyler öğretilmiş ki en tehlikelileri bunlar. 
ABD Irak'ı işgal ettiğinde,  Amerika'nın yedi iklim toplaması özgürlük savaşçısı, demokrasi havarisi askerleri özgür müslüman kadınlara-kızlara camiler içinde toplu tecavüzler ediyorlarken,  müslüman erkeklerden de  tık çıkmadığı gibi, tecavüzcü haçlılar, Türkiye'nin Başbakanlık koltuğunda oturan imam recep  tarafından hayır dualarla kutsanıyordu. 
Daha da ötesi bu imam,  toplu tecavüzcülerin başkanlarıyla aynı işgal planına hizmet ettiklerini," Ben BOP'un Eş Başkanıyım" diyerek dünyaya ilan eden bir imam!
İşgal, toplu tecavüz toplu katliam,  yağma organizasyonunun eş başkanı imam recep! kıldırır!
İmam demişken,  
İmam yeniden toplumun önderi yapılmaya çalışılıyor. 
Neden mi? 
*** 
Şundan: 
Öğretmen öğretir, imam yönetir. 
Öğrenen insan istenmiyor. 
Öğrenen insan ‘neden’ diye sorar. 
Öğrenen insan ‘nasıl’ diye sorar. 
Öğrenen insan soru sorar, soru yaratır. 
Oysa, 
yönetilen insan kabul eder, 
yönetilen insan sormaz, 
yönetilen insan dinler, kabul eder, itaat eder. 
Demokrasinin temeli, 
öğrenen, soran, kabul etmeyen insandır. 
Otokrasinin temeli ise, 
yönetilen, kabul eden, sormayan, itaat eden insandır. 
Bir yerde yönetimin nasıl insan istediğine bakın, 
oradaki sistemin adını bulacaksınız. 
*** 
Eksen belli olmuştur: Cemaatin itaat kültürü. 
Yöntem belli olmuştur: Susturma, sindirme, ürkütme. 
Yön de belli olmuştur: Din temelli otokrasi. 
1923 Cumhuriyeti’nden vazgeçilip geçilmeyeceği de 
2011 yılında belli olacaktır. 
Bilanço, işte budur. 
AMA; 
Teslimiyet, biat, kadercilik bize göre değil hafız... 
İlim, bilim, mantık, fikir isteriz... 
Tanrı'nın tutup da nimetlerini, şu düzenbazların eliyle bize
göndermeyeceğini bilecek kadar aklımız var... 
Karanlığı sevmeyiz biz... 
Çöktüğünde üzerimize zindan karası, belki biraz bocalarız ama...
Marşımız var bağıracağız: "Güneş ufuktan şimdi doğar..."
Eğer; Hak haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlüyse...
Çaresi yok usta...
Biz kazanacağız...
Haber Kaynağı: ESH

Bu haber 40239 kez okundu
Yükleniyor...