İzmir de Ulaşım

KIRK SATIR MI-KIRK KATIR MI ?

At izi it izine karıştıysa daha gerçekçi, daha objektif tahliller, yeni taktiksel yol haritaları gerekmez mi?

28 Aralık 2013 Cumartesi 23:03
 Sular bulanık.
Kim, kimi avlayacak sürecindeki Türkiye'de, kim, kimle avlanacak sorusu daha öne çıkmalı.


Kırk satır mı, kırk katır mı, seçeneği karar verecek olanların seçeneği olmamalı.

Bu seçenek emperyal efendinin bize dayattığı seçenek değil midir?


Bu seçeneği masadan silip atmayan bir Türkiye, kötülerden en az kötüyü seçmek durumuna itilmektedir.


Daha önce ki bir yazımız vardı; "Emperyaliz mi bilmeden bu günleri okuyamayız" bu yazımız onun bir devamı olmalı.


"Düşmanımın düşmanı benim dostumdur" tavrı, oportünist bir tavırdır.
Ve aynı zamanda stratejik bir hedef değildir.


Şİmdi can alıcı soruları yazalım;
-Yolsuzluklara bulanmış, rüşvet ve paraya tapan bir iktidara karşı, sinsi emperyal efendinin sadık uşakları ile mi birlik olunmalı, yoksa sinsi emperyal efendinin sadık uşaklarına karşı, rüşvetçi de olsa, yolsuzluk batağına da batsa, milli olma yolunda eski yaptıklarını terk etmeye hazır olan güçlerle mi birlik olmalı?


Burada her ikisinin dışında bir yol yok mu?


Bu soruları daha açalım.


Cemaat denen sinsi ve son derece tehlikeli, sınanmış, 11 yıllık ortağına dahi ihanet eden bir oluşumla, kol kola girebilecek CHP nin yer alacağı ittifak, Türkiye için bir seçenek olur mu?
Olmalı mı?


Yoksa 11 yıllık iktidarı boyunca yolsuzluklara batmasının bir sonucu, güçlü ortağını kayıp ederek, eski yaptıklarına karşı şimdi itiraf ettiği "Milli değerlere" karşı yapılan kumpas ve oyunlardan geri döneceği sinyallerini, düştüğü bataktan çıkma uğruna verecek olsada AKP yimi seçenek olarak görmeliyiz?


İşte bu iki seçenek dayatılıyor bize.


Bu durumda stratejik hedefle, taktiksel manevraları bakalım.


Stratejik hedef; sömürü ve talan düzenini güçlü bir cephe açarak yenebilmektir.


Ancak bu durumda; şu anda pervasızca direnebilen, yüzsüzce soygunlarına kılıf bulmayı sürüdüren AKP iktidarının, başta ABD ve onun yardakçılarına karşı tavır almasına nasıl bakmalı?


Alabilirse, bunun kime zararı olur?


AKP bütün pisliklerine rağmen, ABD ve onun uzantılarına karşı bir tavır geliştiriyorsa, mutlak sinsi Cemaat'la işbirliği yapmayı seçmekten daha evla değilmidir?


Bu demek değil ki AKP desteklenmeli.
Tam aksine ABD operasyonlarının dayandığı haklı zeminlerin sonuçları, yeni bir oluşumla (CHP+MHP+Abdullah Gül+Cemaat) bir 10 yıl daha kayıp edilecek zaman olarak değerlendirilmeli.


ABD, RTE ile başaramadığı yıkımı şimdi yeni oluşumla dayatmasına uyanık olunmalı.


Bunu bir çok aydının da dikkate aldığı gibi; AKP legal bir oluşum (her ne kadar sinsi para kaynakları, eski ortağı ile kol kola olsada) ancak, Cemaat denen kara kutu illegal, karanlık ve daha göbekten ABD emperyalizmine bağlıdır.Bu durumda AKP nin ABD karşıtı yaptıtımlarının kimseye zararı yoktur.
Bu taktik bir yoldur.


Cemaata yaslanıp, kol kola giren CHP yönetimi, yarın Türkiye'yi AKP den daha tehlikeli sulara sürüklemesi olanaksız değil.
Görünen düşman, hayalet düşlerden daha az tehlikeli değilmidir?

AKP nin bu durumu, talan düzeninin yıkılışına giden yolda, Türkiye'nin daha kolay rotasıdır.

Ama CHP+MHP+Abdullah Gül+Cemaat ile güçlenmiş bir Emperyalist saldırının, talan düzeninin yıkılışını daha uzun vadeye yayması demek değimidir?


Beyin fırtınası yapmak suç olmamalı.
Emperyalizmir  daha geniş bir anlatımla, düşman en hızlı kendi silahıyla vurulabiliyor.

Uzlaşma hayatın her döneminde önümüze gelebilecek bir seçenektir.

Bu günü, ortak değer ve ortak akılla anti-emperyasit bir cephenin gücü ile aşma seçeneği yaşama uygun mudur, yoksa değil midir?

İşte mesele budur.
Mesele beyin fırtınası ile hakikati bulmaktır.
Saygı ile kalın.


Muammer Güneş

Yükleniyor...