İzmir de Ulaşım

HABER ANALİZ

Bir ülkede yönetenlerin keyfine kalmış söz söyleme hakkı hiç bir zaman doğruya çıkmaz. Bozuk saat örneği çıkan doğrular ise kimseyi tatmin etmez.

26 Ocak 2011 Çarşamba 10:03
 İktidarın gelişinden günümüze kadar uzanan süreyi hepimiz yaşadık. 
Yaşıyoruz.
Devletin her kurumu ile sorunlu bir iktidar sürecidir Akp iktidarı.
Cumhuriyet'in ilk hükümetinden Akp hükümetine kadar olan süreçte yaşanan sosyal  gelişimimiz kuşkusuz çok mükemmeldir denemez.
Ancak hiç bir hükümet kurumları ile bu kadar kavgalı ve çelişir olmadı.
Devletin tüm taşlarını yerinden oynatarak kendi çakıllarını dolduran Akp mesafe aldıkça hırçınlaşıyor...
Ve kendini mazluma sokup sızlanıyor.
Ekonomik açıdan yoksullaşan kitleleri dilenci psikozuna sokup ağızlarına sürülen bir parmak balla yönetiyor.
Seçim zamanlarını gürültü ve rüşvetin fink attığı bir atmosfere sokmak Akp nin bildiği en ustaca yöntem oldu.
Elektiriksiz köylere dağıtılan buzdolaplarını unutmalımıyız?
Muhtıra veren generalin altına çekilen zırhlı Audi yi neyle açıklamalıyız?
Gencecik askerlerin telefonlarına hile yapan delil toplayıcı polisiye oyunları neremizle anlayacağız?
Başbakan yardımcısının göz pınarlarında hazır kıta gibi duran göz yaşlarının bitmemesine nasıl bir ad bulmalıyız?
Sıralamakla ömrümüzün sonuna kadar süremiz olacağı aşikar bu uygulamaları anlatmaktan yorulacağızmı?
Hayır.
***
Ama söz söyleme haklarımızın elimizden alınmayacağına dair bir garantimiz yokki.
Başbakan kızıyor.
Polis teknik takibe alıyor.
Yargıçlar tarihte engizisyon denen ucubeleri hızla geçti gidiyor.
Aynı davaya bakan TC mahkemelerinden iki farklı zıt karar çıkabiliyor.
Hangisine güveneceğiz?
Korku imparatorluğuna karşı olmak hangimizi ürkütmüyor?
Karanlığın korkulu dehlizlerinde başımıza nelerin geleceğini kim bilebiliyor?
Kirlenmişlik almış başını gidiyor.
Toplumun büyük kesimi bu uyuşuk durumda dillerini, gözlerini, aklını  bağlamış bir kör kuyuya "hani bana hani bana" diyerek ülkenin geleceğini düşünemez olmuş.
Düşünenlerinde dayanacağı bir yapı kalmamış.
Muhalefet edecek aklı başında bir partiye ihtiyacın acil olduğu günümüzde bunu kimden bulacağız.
CHP denmi?
MHP denmi?
DP denmi?
Yoksa BDP denmi?
Yada diğer irili ufaklı partilerdenmi?
Hiç biri şu şekli ile seçimlerde Akp nin önüne geçemeyecek gibi.
Bunun nedenli meydanlarda fink atmak değil.
Nede seçmeni inandıracak projelerinin olup olmaması.
Bunların hiç biri paye vermiyor sessiz çoğunluğa.
Alisami Yen TT Arena daki oluşumu iyi okuyacak bir toplum bilimciye ihtiyacımız var.
Bu hem iktidara hemde muhalefete katkı yapacaktır.
***
Seçmenin iradesi sandığa yansımıyor.
Bu sırf bu dönem için değil, öncesindede aynıydı.
Rauf Tamer'in Sabah gazetesinde yazarken bir seçim öncesi (samimi seçmen başlıklıydı bir yazıydı yanılmıyorsam) seçmen eğer samimi ve iradesini gerçeklere dönük sandığa yansıtacaksa İP tek başına iktidar olmalı diyerek bu dediğime dikkat çekmişti.
Şimdi dahada ilerledi her şey.
Oy sayımları elektronik ortamda oluyor.
Oy sayımındaki kuşkuların giderilmesi için bilenler önlem koyamıyorlar ortaya.
Bir önceki seçimde YSK nun serverine girildiği ispatlıyken serverdeki oluşan logların incelenmesi tarafsız bir komisyona inceletilemedi.
Odatv.com bu konuda inceleyecek yetişkin uzman insanları haber yapmıştı.
Muhalefet neden bu yola gidemedi?
Gidemezdi çünkü muhalefetin kendisi elektronik ortamdan habersiz.
Akp kurmayları kadar bu işi bilselerdi ortadaki kuşkuları giderirlerdi.
Hoş bu kuşku toplumun çok az bir kesimince duyuluyor.
Çünkü bu azınlık nelerin yapılabileceğinden haberdar.
Büyük kesim muhalefet kurmayları dahil bunlardan habersiz.
Yada bu konuda bir yerlerden idare ediliyorlar.
Başka bir alternatifi yok bunun.
***
Yönetilenlerin sesi cılız.
Yönetmeye aday olanların dönen dolaplardan haberi yok.
Milletvekili aday adayları ortaya çıkmaya başladı.
Parasını sayabilenlerin dışında kim, kaç kişi bilgisi ve birikimi ile bu göreve gelebileceğine inanıyor?
Milletvekilliği bir yatırım türü oldu ne yazıkki.
Güçlü bir imajı elde edecek parayı bastırabilen soyunuyor bu işe.
***
Kendini yönetmeye bu kadar yatırım yapılmasına karşı duyarsız yönetilenler bir az uyanık olmalılar.
Milyarlarca dolarların akıtıldığı bu yolda tek hedef yönetilenlere yöneten olmak.
Dünyada böylesi bir çelişki görülemez.
Ağzı açlıktan kokanları yönetme sektörüne triliyonları gözden çıkaranların sebepleri ne?
Ne olabilir?
Bunu düşünecekmiyiz?
Neler var o işin sonunda?
Garanti bi emeklilikmi?
Kırmızı plakalı makam araçlarımı?
İdeallermi?
Yoksa daha çok para daha çok kar mı?
İdealler olsa neden hep idealleri olanlar parası olanlardan çıkıyor?
***
Oysa en az yönetenler kadar ülke meselelerine hakim idealist insanlarımız var.
Bir çoğu sistemin tecavüzüne uğramış, yaşamanın sonlanmasına gönüllüler.
Ama o son noktayı koyacak körlükten uzaklar henüz.
Ve bir bölümüde sosyal yorgunluktan helak olmuş başlarını kaldıramıyorlar.


M.Güneş
Haber Kaynağı: ESH

Bu haber 1149 kez okundu
Yükleniyor...