İzmir de Ulaşım

BIRAKIN AKP AZINLIK HÜKÜMETİ KURSUN

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı tarzının bırakın teamüllere, anayasaya bile uymadığını gördüğümüze göre Cumhurbaşkanı AKP’li bir başka milletvekilini de görevlendirebilir…

30 Haziran 2015 Salı 04:29
 Bırakın AKP azınlık hükümeti kursun ama yeni kanunları siz çıkarın...

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı tarzının bırakın teamüllere, anayasaya bile uymadığını gördüğümüze göre Cumhurbaşkanı AKP’li bir başka milletvekilini de görevlendirebilir…
Siyaset stratejidir.
Strateji ise tek ayaklı değil, çok ayaklıdır.
Daracık bir dereyi tek atlama taşı ile geçebilirsiniz ama siyaset tek atlama taşıyla aşılamayacak kadar geniş yataklı bir nehirdir.
CHP - MHP ve HDP yönetimlerine soruyorum:
Stratejinizde ilk adımın ne olması gerektiğini düşündünüz mü?..
Tek başınıza hükümet kuramayacağınıza göre:
- İktidara ortak olmak mı?
- Yasama organında ittifak kurup yeni kanunlar çıkararak Erdoğan'ın perişan ettiği hukuk devletini ve demokrasimizi yeniden tesis etmek mi?..
Siz bunu düşüne durun ben size kendi siyasi deneyimlerim ve bilgimle ne yapmanız gerektiğini anlatmaya çalışayım...
Ey güzel insanlar...
CHP, MHP ve HDP için en yakın tehlike erken seçimdir.
Ve mevcut anayasa ile erken seçime gitmek, AKP dışındaki üç partinin hükümet kurmasından daha kolaydır.
O halde bu üç partinin ilk stratejileri erken seçimi engellemek olmalıdır.
AKP için öncelik ise koalisyon şartlı seçim sonuçlarının nasıl da “tehlikeli”(!) olduğunu kanıtlayabilmektir.
Bunun için koalisyon hükümeti kurmanın zorluğunu, o süreçte ekonomik ve siyasal istikrarın nasıl bozulduğunu somut örneklerle halka anlatmak isteyecektir.
Diyebilirsiniz ki:
Nasıl oluyor da anayasa erken seçime gidilmesini bu kadar kolaylaştırıyor?..
O halde buyurun ilgili maddeyi okuyun:
                        *     *     *
T.C. Anayasası 116. Madde:
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi:
Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci Maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırkbeş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu Kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
                        *     *     *
Burada bizi ilgilendiren “Güvenoyu alamama” halidir.
O halde analizime oradan devam edeceğim.
Peki…
Anayasada, cumhurbaşkanının herhangi bir siyasi partinin genel başkanını hükümeti kurmakla görevlendirme zorunluluğu var mı?..
Yok…
Bunu nereden çıkarıyorum?..
Anayasanın 109. Maddesinden…
Bakın o madde ne diyor:
                        *     *     *
…… Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır…
                        *     *     *
Gördünüz…
Cumhurbaşkanının o kadar geniş yetkisi var ki; isterse Davutoğlu yerine bir başka AKP milletvekilini de hükümeti kurmakla görevlendirebilir.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı tarzının bırakın teamüllere, anayasaya bile uymadığını gördüğümüze göre Cumhurbaşkanı AKP’li bir başka milletvekilini de görevlendirebilir…
Bunu da salt strateji kurmak için yapabilir…
Nasıl mı?..
Anlatayım…
 
Erdoğan kamuoyuna bir açıklama yapıp; Davutoğlu’nun seçim öncesinde diğer üç partinin genel başkanlarıyla onarılması imkânsız kırgınlıklara sebep olduğunu, bu nedenle AKP içinden diğer partilerin meclis gurupları tarafından da kabul görecek birini görevlendirmek için süre istediğini söyleyebilir.
Bu süreyi isterse 40 güne kadar ve hatta 44 güne kadar uzatabilir…
Amman ha!..
Sakın ola “Yok artık daha neler!” demeyin…
Erdoğan’ın neler yapabileceğini seçimlerden önce hep birlikte gördük…
Diyelim ki acele(!) etti ve görevi, başkanlık Divanının oluşturulmasından 15 gün sonra yaptı…
Ve…
Diyelim ki teamüllere uyarak Davutoğlu’nu görevlendirdi…
Peki…
Bir soru daha…
Davutoğlu diğer siyasi partilerle görüşmelere başlamadan önce AKP yetkili kurullarında üç parti ile görüşmek için bir takvim ve müzakere planı hazırlamak üzere kamuoyuna en az 15 güne ihtiyacı olduğunu açıklayabilir mi?..
Açıklayabilir…
Bunun önünde de hiçbir yasal engel yok.
Üç siyasi partiyle de görüştü, süre istedi, bir daha görüştü yine süre istedi ve 46. gün gitti, görevi iade etti…
Ne olacak?..
Cumhurbaşkanı meclis başkanıyla laf olsun kabilinden görüşüp erken seçim kararı alacak elbette…
İçinizden kimileri; “yapılacak erken seçimde AKP biter” diyebilirsiniz…
Nereden biliyorsunuz?..
Ya da nasıl o kadar emin olabiliyorsunuz sonuçtan?..
Kâhin misiniz?..
Ya yanılırsanız?..
Ki büyük ihtimalle yanılırsınız…
Çünkü…
Davutoğlu hükümeti kurmaya çabalarken Cumhurbaşkanı günde 25 defa bütün ekranlara çıkıp, diğer üç partinin kendisinin meşruiyetini tartışmaya açmak istedikleri için hükümete girmediklerini, asıl amaçlarının siyasi ve ekonomik kriz yaratmak olduğunu açıklayacaktır…
Erken seçim kararı alındıktan sonra da cumhurbaşkanlığından istifa edip AKP’nin başına döneceğinden emin olabilirsiniz…
“Yine kaybeder” mi diyorsunuz?..
Peki ya kaybetmez aksine % 55’i de görürse ne olacak?..
Ya CHP’li, MHP’li ve HDP’li milyonlarca “makul” seçmen “biz sizi hükmet kurmayı zorlaştırmanız değil, kolaylaştırmanız ve iktidar olmanız için seçtik; lanet olsun” diyerek AKP’ye kaçarsa…
İşte bu kuvvetli ihtimalin önüne geçmenin yolu, AKP’nin tek başına kuracağı hükümetin güven oylamasında tam takım hazır olunacağını kamuoyuna duyurmak ancak oylarının rengini açıklamamaktır…
Sonra da…
AKP’nin azınlık hükümeti kurmasına engel olmamaktır…
Bunun için yapmaları gereken, bazı milletvekillerinin (Ki yirmi milletvekili yeter de artar bile) genel kurul salonuna girmemeleridir.
O süreçte (Hükümet kurulurken) üç partinin (CHP - MHP - HDP) başta HSYK yasası olmak üzere AKP’nin çıkardığı hukuk dışı bütün kanunları değiştirecek yasa hazırlıklarını yapmak...
Başbakanlığa ait olan Beştepe Sarayı’nı asli sahibine iade etmek...
Emeklilere iki bayram ikramiyesi verdirmek...
Asgari ücreti arttırmak...
Sağlık konularında çok daha sosyal demokrat kanunlar çıkarmak...
Yoksullara yapılan yardımları kanunla "kalıcı" hale getirmek...
17/25 Aralık soygun dosyalarını meclise taşımak...
Cezaevinde günahsız yere yatan tutukluların tahliyesini sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmak olmalıdır.
Unutmayın ki Yasama Organı en yüce organdır…
Her yasayı çıkarabilir…
Ve üç partinin (CHP – MHP – HDP) yasa çıkaracak çoğunluğu vardır.
Diyeceksiniz ki:
“Cumhurbaşkanı veto eder”…
Evet ama sadece bir kere…
Veto ettiği kanun meclise döndüğünde noktası virgülüne aynen bir kere daha gönderildiğinde imzalamak zorundadır…
Üç parti de şunu unutmasınlar…
Halkın onlardan istediği ille de “İktidar veya iktidar ortağı” olmaları değildir…
Onların seçmenlerinin AKP’li seçmenden en büyük farkı; Erdoğan’ın anayasa çizgisine çekilmesi, sarayı boşaltması, yürütmenin işine karışmamasıdır…
Hükümet kurulmasını da engellemeyeceklerine göre seçmenlerine verdikleri sözü tutabilmenin tek yolu önerdiğim bu stratejidir…
Aksi halde AKP tarafından değilse bile, saray tarafından kurulacak yeni oyun sonunda bir daha meclisi bile zor görebilirler…
Yani...
Önce Erdoğan'ı enterne edip seçmenlerinize verdiğiniz sözleri yerine getirin...
Sonra da bırakın AKP'yi kendi içinde birbirini yesin...
Ve bir daha unutmayın ki:
Yasama oragında güçlü olmak, iktidar olmaktan çok daha büyük avantajdır...
Haber Kaynağı: f5

Bu haber 12965 kez okundu
Yükleniyor...