İzmir de Ulaşım

HIRSIZLAR KASABASI

18 Aralık 2013, 17:29
Gürsoy TAŞDEMİR
 UYUMAMALI, UYANMASI ZOR OLUR.


Bu kadar hızlı gündem arasında, yazmak okumak insana bazen haz, bazen sıkıntı veriyor. 
Gerçek gündem dışına çıkılıp, değinilmesi gereken konular yerine sanal gündem oldukça moda. Her kesimi karşı, karşıya getiren yönetim anlayışı, Cumhuriyetin en başındaki reisi Cumhur’umuzu  rahatsız edermi diye düşünür oldum. Açılım ve saçılımdan Ülkem sanırım istediğini yakalayamadı,  değişim beklerken kaygı verici gelişmeler yaşanıyor, Elimizde kalan değerlere geç kalınmadan sahip çıkılmalı, 
Aksi halde sonrası hüsran olması beni kaygılandırıyor. 
Bunu şu satırlar sanırım ifade etmeye yetiyor.


HIRSIZLAR KASABASI


Bir kasabada her gün hava kararınca, insanlar maymuncuklarını ve fenerlerini yanlarına alır, komşularının evlerini soymaya giderlermiş.

Fakat, gün doğarken geri döndükleri her seferinde kendi evlerini de soyulmuş durumda bulurlarmış. Ama ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalarmış.

Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Geceleri, diğerleri gibi çantasını fenerini alıp hırsızlığa çıkmaktansa, evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş bu adam. Hırsızlar da onun evinin önüne geldiklerinde içeride ışık yandığını görünce döner giderlermiş. Fakat bu durum böyle bir süre devam edince, ahali ona kızmaya başlamış:

"Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını engellemeye hakkın yok" demişler.
Bunun üzerine dürüst adam, geceleri ışığını söndürüp dışarı çıkmaya başlamış. Her gece, hırsızlık yapmadan orada burada dolaşır durur, sonunda yatmaya evine dönermiş. Fakat her döndüğünde evini soyulmuş bulurmuş. Sonuçta bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek içecek hiç bir şeyi kalmamış ve memleketini terketmek zorunda kalmış.
Kasabada hırsızlıkta ustalaşıp giderek zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar.  Zamanla, zengin fakir ayrımı çoğalmış. Zenginler mallarını korumak için bekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar. Kendi mallarının çalınmasını da yasa dışı ilan etmişler! Ancak yoksulların mallarını çalmak hala serbestmiş!
Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü, yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da oraları terketip gitmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise ortada soyacakları kimse kalmadığından servetlerini yavaş yavaş yitirmeye
başlamışlar.


Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için oraları ilk terkeden dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Sora sora nerede yaşadığını öğrenmişler. Evine gittiklerinde kapıda yazılı bir kağıt görmüşler. Kağıtta şunlar yazıyormuş:


"Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa, her şey için çok geç olmuş demektir..."


Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır.
Ama uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız.
Doğruların yaşandığı bir dünya ümidi ile,



Bu makale 1314 kez okundu
Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...