İzmir de Ulaşım

TÜRKİYE’NİN SESSİZ KOLLEKTİF HAFIZASI BALKANLAR

11 Ekim 2025, 13:45
Biz Rumeliyiz Platformu

TÜRKİYE’NİN SESSİZ KOLLEKTİF HAFIZASI BALKANLAR

    Tarihçilere göre Osmanlı Bir Rumeli-Balkan Devletiydi. Türkiye’de son yapılan bilimsel çalışmaya göre 2020 itibai ile yaklaşık 32 Milyon Rumeli-Balkan kökenli insan yaşamaktadır (Tekin, 2023). Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası 2025” araştırmasına göre Türk halkı, duygusal yakınlık açısından Kudüs (%40,7) ve Kerkük (%33)’e, Balkanlar (%22,7)’dan daha fazla yakınlık hissetmektedir. Bu sonuç, Osmanlı’nın bir Rumeli-Balkan devleti olarak tarih sahnesine çıkmış olmasına ve Türkiye’de yaklaşık 32 milyon Balkan kökenli göçmen nüfusun varlığına rağmen dikkat çekici bir kültürel kopuşu ortaya koymaktadır. Bu makale, söz konusu duygusal uzaklığın tarihsel, sosyolojik ve politik nedenlerini incelemektedir.

 

 

Tablo 1. Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası çalışmasından Balkanlar’a duygusal yakınlık

 

 

 

 

 

Tablo 2. Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası, Siyasi görüşe göre Balkanlar’a duygusal yakınlık

Bir Rumeli Devletinin Anadolu’ya Dönüşü

    Osmanlı İmparatorluğu’nun doğuş coğrafyası Anadolu değil, Bithynia–Rumeli hattıydı. 1361’de Edirne’nin başkent oluşu, imparatorluğun kimliğini Balkanlaştıran tarihsel kırılmadır (İnalcık, 1993). Osmanlı bürokrasisinin, ordusunun, ulemasının ve hanedan evlilik ağlarının büyük kısmı Rumeli menşelidir (Kafadar, 1995). Dolayısıyla Osmanlı, tarihsel olarak “bir Balkan İmparatorluğu” olarak tanımlanabilir.

    Cumhuriyet sonrası kimlik inşası sürecinde ise bu Rumeli kimliği, “kayıp topraklar” söylemiyle nostaljik ve travmatik bir anlatıya dönüşmüştür (Kasaba, 1997; Zürcher, 2004).

Balkan göçmenleri “vatanına dönen muhacirler” olarak kodlanmış, Rumeli coğrafyasıyla duygusal ve kültürel bağ kurmak yerine, “Anadolu’ya tutunmak” kimliği öne çıkarılmıştır.

 

Veriler: Balkanlar Neden Kudüs ve Kerkük’ten Daha Uzak Hissediliyor?

    Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün “Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası 2025” raporuna göre katılımcıların duygusal yakınlık oranları şöyledir:

Bölge

Çok Yakın (%)

Toplam Yakın (%)

Toplam Uzak (%)

Kudüs

40,7

57,4

42,6

Kerkük

33,0

52,6

47,4

Balkanlar

22,7

39,5

60,5

Orta Asya

20,4

36,4

63,6

Avrupa

16,4

29,6

70,4

Bu tabloya göre Balkanlar, İslam ümmetiyle (Kudüs) ve Türk etnik kimliğiyle (Kerkük) özdeş alanların gerisinde kalmaktadır.

Bu sonuç, Türkiye’deki milliyetçiliğin kültürel değil, dini ve etnik semboller üzerinden yapılandığını göstermektedir.

Tarihsel Kopuşun Dinamikleri

    Cumhuriyet Dönemi Hafıza Siyaseti

    Cumhuriyet’in kurucu ideolojisi, Anadolu merkezli ulus inşası üzerine kurulmuştur.

Rumeli, bu yeni kimlikte bir “kaybedilmiş alan”a indirgenmiştir.

Milli Eğitim müfredatı, Balkanlar’ı “Osmanlı’nın çöküş sahnesi” olarak tanıtmış; Balkan kültürü, halk arasında yaşayan hatıralar dışında resmî kültürden dışlanmıştır (Çetinsaya, 2010).

    Göçmen Kimliğinin Bastırılması

    1950’lere kadar “muhacir” kelimesi dini bir göç anlamı taşırken, 1980 sonrası “misafir”, “yerli vatandaş” veya “Türk soylu” gibi ifadelerle nötralize edilmiştir (Erder, 1996).

Bu da Rumeli kökenlilerin kendilerini “farklı ama görünmez” bir topluluk olarak algılamasına neden olmuştur.

    Dini Yakınlık – Kültürel Uzaklık

    Kudüs ve Kerkük, İslam ümmetinin ve Türk milliyetçiliğinin aktif sembolleri haline gelirken, Balkanlar dini olarak heterojen (Müslüman, Katolik, Ortodoks) bir kimliğe sahiptir.

Bu da toplumun bilinçaltında Balkanları “bizden ama karışık” olarak konumlandırmıştır (Yumul & Özkırımlı, 2000).

 

Sosyolojik ve Medya Boyutu

    Görsel ve yazılı medya, Balkan anlatısını genellikle “kaybedilen topraklar”, “göç hikâyeleri” veya “dramatik nostalji” bağlamında işlemektedir (Göka, 2015).

Kudüs ise sürekli “ümmet davası”, Kerkük ise “Türk davası” olarak gündemdedir.

Balkanlar için ne bir politik hedef ne de bir “dava bilinci” üretilmiştir.

Dolayısıyla “duygusal uzaklık”, aslında kamusal anlatıdaki sessizliğin bir yansımasıdır.

 

Psikopolitik Etkenler: Travmadan Unutuşa

    Balkan göçleri, 19. ve 20. yüzyılda yaşanan etnik temizlik, mübadele, toplu sürgün gibi travmatik süreçlerle doludur (McCarthy, 1995; Karpat, 1985).

Bu travmalar, kuşaklar boyunca “geriye dönme arzusu değil, yeniden kök salma çabası” doğurmuştur.

Yani Balkan kökenli aileler geçmişi hatırlamak yerine unutmayı bir savunma mekanizması olarak benimsemiştir (Assmann, 2011).

 

Duygusal Yakınlık ve Milliyetçilik Tipolojisi

    Aynı rapora göre Türkiye’de halkın %73,4’ü kendisini “milliyetçi” olarak tanımlamaktadır; ancak bu milliyetçilik, territoryal (coğrafi) değil sembolik niteliktedir.

Toplumsal aidiyet sıralaması şöyledir:

  • Türk milletinin parçasıyım: %56
  • İslam ümmetinin parçasıyım: %40
  • Hiçbiri: %2

Bu dağılım, “Türk kimliği” ile “İslam ümmeti kimliği”nin birlikte var olduğunu, ancak “Balkan hafızası” gibi üçüncü bir kimlik alanının siyasi temsil bulamadığını göstermektedir.

 

Sonuç ve Tartışma

    Türkiye’de Balkan kökenli nüfusun yüksekliği, Balkanlara duygusal yakınlığın otomatik olarak var olacağı anlamına gelmemektedir.

Kudüs ve Kerkük, “dini kutsallık” ve “etnik soydaşlık” eksenlerinde canlı tutulurken, Balkanlar sessiz kolektif hafıza” alanı olarak kalmıştır.

Bu durumun temel nedenleri:

  1. Cumhuriyet sonrası Anadolu merkezli ulusal anlatı.
  2. Göçmen hafızasının politik ve kültürel olarak bastırılması.
  3. Medyada Balkan kimliğinin nostaljik ve dramatik temsili.
  4. Dini ve etnik sembollerin kültürel aidiyetin önüne geçmesi.

Bu tabloyu değiştirmek için:

  • 8 Ekim “Rumeli ve Balkanlardan Büyük Göçler Anma Günü” gibi sembolik günler,
  • Diaspora hafızası temelli müzeler, kültür rotaları ve bellek merkezleri,
  • Balkan-Türk kimliği üzerine akademik ve medya temsilinin güçlendirilmesi,
    toplumsal bellekte bu duygusal uzaklığı yeniden dengeleme potansiyeli taşımaktadır.

 

Kaynak:

  1. Assmann, J. (2011). Cultural Memory and Early Civilization: Writing, Remembrance, and Political Imagination. Cambridge University Press.
  2. Çetinsaya, G. (2010). Türk Modernleşmesi ve Osmanlı Mirası. İletişim Yayınları.
  3. Erder, S. (1996). İstanbul’a Bir Kent Kondu: Ümraniye. İletişim Yayınları.
  4. Göka, E. (2015). Türk’ün Göçebe Ruhu. Kapı Yayınları.
  5. İnalcık, H. (1993). The Ottoman Empire: The Classical Age 1300–1600. Phoenix Press.
  6. Kafadar, C. (1995). Between Two Worlds: The Construction of the Ottoman State. University of California Press.
  7. Karpat, K. (1985). Ottoman Population 1830–1914: Demographic and Social Characteristics. University of Wisconsin Press.
  8. Kasaba, R. (1997). Bir Modernleşme Hikayesi: Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye. İletişim Yayınları.
  9. McCarthy, J. (1995). Death and Exile: The Ethnic Cleansing of Ottoman Muslims, 1821–1922. Princeton University Press.
  10. https://www.researchgate.net/publication/371990528_Migrations_from_Rumelia_and_the_Balkans_to_the_Republic_of_Turkiye_and_Population_Growth_Forecasts_for_2020_Demographic_Forecasts_Rumeli_ve_Balkanlardan_Turkiye_Cumhuriyetine_yapilan_Gocler_ve_Bu_Gocl
  11. Toplum Çalışmaları Enstitüsü. (2025). Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası 2025. Ankara.
  12. Yumul, A., & Özkırımlı, U. (2000). Reproducing the Nation: Banality of Nationalism in the Turkish Press. Media, Culture & Society, 22(6), 787–804.
  13. Zürcher, E. J. (2004). Turkey: A Modern History. I.B. Tauris.

 

  
Yükleniyor...