İzmir de Ulaşım

ALTIN

14 Ekim 2025, 13:32
Murat Adıtatar

ALTIN

Günlerdir altın zirve üstüne zirve yapıyor. 

Ons fiyatı dört bin doların üstüne çıktı.  

Türkiye'de yıl başından bu yana yüzde 80'in üzerinde getiri sağladı.  

Kapalıçarşı'da kuyumcular gram altın satışını durdurdu.  

Türkiye'nin en büyük altın üreticisine baskın yapıldı, tutuklamalar var.  

"Neler oluyor?" sorusunun yanıtını ekonomistler açıklıyor.  

Çokça sebebi var.  

Öncelikle 1971'den bu yana uygulanan petro-dolar sisteminin sonuna gelindi. 

Rezerv para olarak kullanılan doların egemenliği bitiyor.  

Rusya, Çin, İran ve birçok ülke uluslararası ticarette dolar kullanımını bitiriyor  

Başta Çin olmak üzere birçok ülke, uzun vadeli ABD tahvillerini ellerinden çıkarıyor.  

Uluslararası dolaşımdan kalkan ABD doları, basıldığı yere geri dönüyor.  

Bu nedenle Türkiye hariç dünyanın her yerinde ABD doları diğer paralar karşısında değer kaybediyor! 

Birkaç yıl içinde dijital para birimine geçiş yapılacak. Hazırlıklar son aşamada. 

Geçiş öncesi ülkeler güvenli liman olarak görülen altına yatırım yapıyor.  

Piyasadan altın çekildikçe de değeri artıyor.  

Genel olarak açıklamalar bu minvalde. 

Tarih boyunca altın hep en değerli madenlerin başında gelmiş... 

Neden? 

Altının tarihsel sürecine bakarsak... 

MÖ 4000’lere kadar uzanan arkeolojik bulgular, altının ilk kez Mezopotamya, Mısır ve İndus Vadisi uygarlıklarında işlendiğini gösteriyor. 

Sümerlerde altın tanrılara adanmış objelerde, mücevherlerde ve tapınak süslemelerinde kullanılmış, “tanrıların ışığı” olarak görülmüş. 

Mısır'da MÖ 2600’lerde altın, “tanrıların eti” sayılmış. Firavunların maskeleri (Örnek: Tutankhamon) saf altından imal edilmiş. 

İndus Vadisi ve Anadolu'daki Troya hazinelerinde (Hisarlık kazılarında) altın işçiliğinin çok gelişmiş olduğu gözleniyor. 

Lidyalılar (Batı Anadolu), MÖ 7. yüzyılda ilk altın-sikkeyi basıyor. Paranın tarihini başlatan uygarlık olarak anılıyor. 

Yunan-Roma döneminde, altın hem ticaretin hem de imparatorluk gücünün simgesi... 

Lejyon ödemeleri altınla yapılıyor. 

Orta Çağ ve Yeni Çağ'da altın, kiliselerde kutsal objeler ve kralların tacı/simgesi olarak varlığını sürdürüyor. 

15. yüzyıldan itibaren Amerika kıtasının keşfi ile (özellikle İnka ve Aztek altınlarının yağmalanmasıyla) Avrupa’ya büyük miktarlarda altın aktarılıyor. 

19. yüzyılda “Altına hücum” (Gold Rush) dönemi başlıyor; Kaliforniya, Avustralya, Güney Afrika'da yeni rezervler bulunuyor. 

"Modern Dönemde" de altının önemi devam ediyor.  

19. yüzyıl sonlarında “altın standardı” adıyla uluslararası para sisteminin temeli atılıyor.  

Bugün hâlâ merkez bankaları rezervlerinde, yatırım aracı olarak ve elektronik/uzay teknolojisinde (iletkenliği ve oksitlenmemesi nedeniyle) altın kullanımı devam ediyor.  

Altının diğer madenlerden daha değerli olmasının nedenlerine gelince... 

- Kimyasal kararlılığı var; paslanmaz, oksitlenmez, kararmaz. Bu onu “ölümsüz metal” yapıyor. 

- Nadir metaller arasında yer alıyor. Yer kabuğunda çok az bulunuyor (yaklaşık 0,003 ppm). 

- Çok yumuşak olduğu için işlenebiliyor, dövülerek tel, yaprak gibi şekiller verilebiliyor. 

- Renk ve parlaklığı nedeniyle ışığı yansıtıyor, sıcak sarı tonuyla diğer metallerden ayrılıyor. 

- Kültürel-psikolojik değer olarak insan zihninde “güneşin ışıltısı” ile özdeşleşmesi de ayrı bir neden. 

- Evrensel olarak her kültürde statü, güç, zenginlik ve tanrısallığın sembolü olmuştur. 

Tüm bu özellikler, altının “doğal para” ve “güvenli liman” haline gelmesine yol açmış. 

Anunnakilerle bağlantısı! 

Altının dünyasal öneminin dışında dış uzay ve başka gezegenlerle bağlantısı olabilir mi? 

Sümer tabletlerinde geçen Anunnaki figürleri, “gökyüzünden gelen tanrılar” olarak tanımlanıyor. 

Bazı modern yorumlara göre (özellikle Zecharia Sitchin’in “The 12th Planet” (12. Gezegen) kitabında, Anunnakiler'in Nibiru adlı bir gezegenden Dünya’ya altın madeni çıkarmak için geldiği anlatılıyor. 

Çünkü kendi atmosferlerini korumak için altın tozuna ihtiyaç duyuyorlardı. 

Bu amaçla insanı (Homo sapiens) genetik olarak değiştirip iş gücü olarak kullandılar. 

Bu teoriye göre: 

Altının “tanrısal” sayılması, Sümer yazıtlarında tanrılara “ışık gibi parlayan, göksel varlıklar” denmesi, Mezopotamya’da altının yoğun tapınak kullanımına girmesi, Anunnaki etkisinin bir “mitolojik yansıması” olarak yorumlanıyor. 

Altınla ilgili tartışılan başka bir konu daha var... 

Monoatomik altın! 

Monoatomik altın (ORME, Ormus, beyaz altın, M-state gold) konusu hem bilimsel ilgi hem de mistik spekülasyon açısından çok tartışmalı bir alan... 

Monoatomik altın, teorik olarak, normal altın (Au) atomlarının birbirine bağlı olmadığı, yani tek atom halinde serbest bulunduğu iddia edilen bir formdur. 

Normalde altın metalik yapıda, atomları sıkıca bağlanmış kristal kafes formundadır. 

Monoatomik formda ise her atomun bağımsız olduğu, kuantum süperiletken veya yüksek enerjili bir madde hali sergilediği öne sürülüyor. 

1970’lerde ABD’li bir çiftçi olan David Radius Hudson, toprağında tuhaf beyaz bir toz keşfediyor. 

Bu tozun analizinde normal kimyasal yöntemlerle tanımlanamayan, “kaybolan element özellikleri” gösterdiğini fark ediyor. 

Hudson, bu tozun “monoatomik elementler” içerdiğini ve bunların “dördüncü bir madde hali” olduğunu iddia ediyor. 

(Patent başvurusu: “Orbitally Rearranged Monoatomic Elements”, 1988.) 

Ana akım bilim dünyası, bu iddiaları kanıtsız ve spekülatif olarak değerlendiriyor. 

Yine de alternatif bilim, ezoterik ve hermetik çevrelerde monoatomik altın çok özel bir madde olarak görülüyor. 

Bazı inançlara göre bu madde ruhsal etkiler yaratıyor.  

Örneğin, Pineal bezini (epifiz) aktive ettiği, bilinç seviyesini yükselttiği, DNA yapısını yenilediği veya onardığı, hücresel enerjiyi artırdığı, zaman ve mekân algısını değiştirebildiği iddia ediliyor. 

Kadim uygarlıklarda (Mısır, Sümer ve Anunnaki mitlerinde) “tanrıların gıdası”, “ışık tozu”, “beyaz ekmek” veya “şema-an-na” gibi isimlerle geçmesi kanıt olarak gösteriliyor.  

Yine Zecharia Sitchin'e göre, Anunnakiler atmosferlerini korumak için altını nano-toz formunda kullandılar. 

Bu “işlenmiş altın” maddesi, monoatomik altına benzetiliyor. 

Ayrıca Sümer tabletlerinde geçen “šim-an-na” (cennetin metali) ifadesinin beyaz altın tozuna karşılık geldiği ileri sürülüyor. 

Mısır rahiplerinin “mfkzt” adlı bir maddeyi kullandığı biliniyor. Bu kelime bazı Mısırbilimcilerce “beyaz toz altın” olarak çevriliyor.  

İddiaya göre firavunlar ve rahipler bu maddeyi “tanrısal enerjiyle birleşmek” için tüketiyordu. 

Hermetik geleneğe gelince... 

Ormus, “yaşamın özü”, “Işık bedeni” (merkaba) aktivasyonu ve “altın bilincine yükseliş” ile ilişkilendiriliyor. 

Simyada “felsefe taşı”nın özünde bu maddeyi temsil ettiği de söyleniyor. 

Ayrıca "Manna" denilen altın tozundan elde edilen maddenin günümüzde "yüksek dereceli masonlar" tarafından da kullanıldığı yüzlerce yıldır kulaktan kulağa yayılan iddialar arasında yer alıyor.  

Monoatomic bir element olan mannanın, Tevrat'ta "Man Ekmeği" (Beyaz Ekmek) Kuran'da ise "Kudret Helvası" olarak geçtiği bir başka iddia. 

Konu dipsiz kuyu gibi. 

Deştikçe başka yerlere gidiyor. 

İnsan var olduğundan itibaren altın çok ama çok önemli olmuş.  

Şimdi ve gelecekte de etkisini sürdürecek ve insanın kaderini etkileyecek gibi görünüyor.  

Altınınız bol olsun.  

 

  
Yükleniyor...